bugün

entry'ler (1322)

kışı sevme nedenleri

(bkz: çizme)
(bkz: atkı)

ilk dinleyişte aşık olunan şarkılar

sia - breathe me
dredg - bug eyes, yatahaze
emika - drop the other
the devlins - waiting
alabama 3 - woke up this morning
dave matthews band - #41
magnolia - queen
the xx - intro & infinity
tricky - hell is around the corner
aaron- lili
saez - light the way
archive - lights. again, londinium, bullets, you make me feel

hipotiroid

hemen hemen 2 senedir bende var olan hastalık. 1 sene bile olmadı hayatımda olan değişiklerin bundan kaynaklandığını öğreneli. illet bir hastalık bu resmen. insan yorgunluktan nasıl kırılıyor anlatamam. böyle her dakika yastığa kafamı gömüp şöyle bi güzel uyusam hayalleriyle yaşar olmuştum. 15dk uzanayım laflarım 3 saate uykuya eş geliyordu..
metabolizmamın yavaşlaması sebebiyle 46kilodan 59.9'a * çıktım 2ay içersinde. stresten falan sandım böyle üzüntülü stresli olduğum bir vakitti o zamanlar ama o günler geçti bitti. o kadar diyet yaptım, haftalarca denizden çıkmadım yüzdüm durdum. akşamları yürüyüşe, koşuya çıktım. en sevdiğim şeylerden biri olan yemek yemekten vazgeçtim resmen... ama yok.... veremedim o kiloyu bir türlü. en fazla 56 olabildim. ki söz konusu benim bir de yani. normal bir insanın yediğinin iki katını yeyip kilo almayan bir yapım var. kilo verebilmem ne kadar kolay siz düşünün. bu illet yüzünden 1,5 sene kadar balık etli gezdim. neyseki bir gün tak etti doktora gittim. dedim ben halsizlikten ölüyorum. romatizmam var kendimi yaşlı hissediyorum. uykusuzluk çekiyorum. dinlenemiyorum. cildim pul pul dökülüyor resmen. normale oranla çok daha sinirli veya mutsuzum. kilo veremiyorum vs vs bütün şikayetlerimi anlattım. önce kan verip değerlerime bakmamı istedi. tsh değerim normal değerleri 2-3 olması gerekirken 7 falandı. bana baya yüksek göründü bu. doktor şu mucizevi ilaç levotiron'u - #22255530 verdi. bunu kullan, ömür boyu da kullanmaya devam et. metabolizman %100 çalışır olmadığından kilo alıyorsun. direncin düşük oluyor, halsizsin. birkaç hafta içersinde bunların düzelmeye başlaması gerekir dedi. gerçekten de şuan hemen hemen eski kiloma dönmüş durumdayım. uykusuzlukla savaşabiliyorum. gün içersinde o mallık derecesindeki uyuşukluğum yok. çok nadir oluyor o da gerçekten yorgunluktan kırıldığım vakitlerde.
yani diyeceğim o ki; eğer şikayetiniz varsa gidip baktırın problem varsa tedaviye başlayın. tedavisi atlanmaması gereken bir hastalık. atlandığı takdirde öyle böyle değil süründürüyor insanı.

levotiron

tiroid bezinin kısmen veya tamamının eksik olduğu* durumlarda ömür boyu süreyle kullanılan tiroid takviyesi ilacı. mayıstan bugüne kadar aksatmadan her gün kullanıyorum ve deneyimlerime göre söylemeliyim ki kesinlikle sabah olabildiğince erken saatlerde alınması gereklidir. ben hayatı bazen tersten yaşayan biri olduğumdan öğleye doğru aldığımda etkisini çok fazla göremiyordum. şimdilerde 8:30-9:00'u geçirmemeye çalışıyorum olabildiğince. etkisini ciddi anlamda ilk kez böyle iyi görüyorum. ilacı her gün, aç karna ve aynı saatte almak çok önemli. hapı o gün almayı unutunca ne oluyor bilmiyorum onu eczacıya falan danışmak gerek.
3-6 ay ara ile hastahaneye gidip bir güzel kan vererek tsh değerinize baktırıp doz ayarı da yaptırmak çok önemliymiş. hamilelikte daha da önemliymiş hatta. akılda kalması gereken bir not olarak düşmek gerek bunu.
yan etkilerinde çok şey diyor ama ciddi olanlarını dikkate alan benden tavsiye;; göğüs ağrısı, kalp ritm bozukluğu, çarpıntı, nabızda artış, kusma, ishal, yüksek ateş, kilo kaybı gibi şikayetler görmenize sebep olabilirmiş bir ihtimal. kilo kaybı normal bence. yan etkiyle alakalı değil pek. gerisini doktorunuz bilir efenim.

bir çok ilaçla da etkileşimi varmış. kullanırken dikkat etmek, doktora danışmak gerekiyormuş. göz gezdirmekte fayda var. kullanmakta olduğunuz bir ilaca rastlamanız mümkün. *
doğum kontrol hapları:belara, desolett, myralon, ginera, microgynon, miranova, preven, yasmin, norlevo
antidepresanlar: cipram, tofranil, prozac, lustral, eslopram, cipralex, eslorex, depreks, insomin, depset, fulsac, faverin,paxil, seroxat, seralin, ixel, remeron, mirtaron, edronax, efexor felis, laroxyl, anafranil, deprenil, insidon
salisilatlar: aspirin, asinpirine, babyprin, coraspin, dispril
kalp glikozidleri: digoxin – sandoz
sempatomimetik ilaçlar: dopamine, orna, giludop, asteral, efedrin, novadral
kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaçlar: coumadin
insülin: novomix 30, humalog, levemir, lantus optipen, humulin, insulatard, humalog, humulin, mixtard 30 innolet, mixtard penfill
sülfonilüre grubu diyabet ilaçları: dianorm, diyaben, gliben, glutril, betanorm, diamicron, amaryl, diameprid, glimax
matinib mesilat :glivec, imatenil
fenitoin sodyum: epanutin, epitoin, phenhydan, phenytoin, epdantoin, hydantin
fenobarbital: luminal, phenobarbitalum
karbamazepin: karazepin, karbalex, karbasif, karberol, kazepin, tegretol, temporol, teril
rifampin: rifadin, rifcap, rifex
rifabutin: mycobutin
propranolol hidroklorür: dideral
amiodaron hidroklorür: cordarone
lityum karbonat: lithuril
furosemid: lasix, furomid, desal

---
gaviscon, rennie gibi ilaçları da ilaçtan 4 saat sonra ya da önce kullanmak gerekliymiş.

sözlük yazarlarının itirafları

durup durup kendimi kıskançlık krizlerine sokuyorum bazen. deli miyim neyim ?

otobüs filmleri

bir kez kamil koç'la giderken sansürsüz ve altyazılı trainspotting izlemiştim.
geçenlerde ise kamil koç'ta yine çocuk bölümüne sırf animasyon diye persepolis'i koymuşlar.
işte böyle ilginç olabiliyor bazen.

sözlük yazarlarının itirafları

hayatımın en büyük çelişkisini ve zor zamanlarını yaşıyorum sözlük. babam hastahanede ve ben bir kez olsun o yoğun bakım odasına girmedim. annemin katlanmak zorunda kaldığı bunca şeyin yükünü omuzlama çabasına mı üzülsem, acı çeken kendini bilmeyen, 15 gündür hastahanede yoğun bakımda yatan ama pek karşılıklı sevgimizin olmadığı babama mı üzülsem bilmiyorum.
bu günlerde bakım merkezlerine bakıyoruz mecbur. onları gezerken orada olan hasta veya huzur evine verilmiş yaşlı insanları görünce hıçkıra hıçkıra ağlayasım geliyor her seferinde ve kendimi zar zor tutup bastırıyorum. vakti zamanında dedem vefat etmeden önce kaldırılmıştı; bakımı artık evde olmuyor, gitgide daha kötü oluyor diye hastahanelere ve bakım merkezlerine. o dönemlerden biliyorum. ben bebekliğimden beri dedem hep bakıma muhtaç parkinson ve alzheimer hastasıydı. yaşlılık zor. çok zor hem de. zor durumda, bakıma muhtaç insanları görünce, hele ki yaşlı, delirecek gibi ağlamak istiyorum ama yediremiyorum kendime, güçlü durmak zorundayım, lafımın arkasında olmalıyım, destek durmalıyım gibi sebeplerden ötürü bastırıp duruyorum her türlü duygumu. bir gün bunların hepsi bi tarafımda patlayacak ya, hadi hayırlısı.

ağlamak

çok sık yaptığım şeydir. çocukluğu duygudan yoksun şekilde geçmiş olan ben nasıl bu hale geldim bilmiyorum. mutsuzken veya sinirliyken ağlamayı bırak dizi izlerken, bir şeyler okurken, konuşurken bir an o duygusal duruma girip ağlamaya başlayan bir insan oldum çıktım.
çoğu zaman kafamda dönüp duran şeyler gecenin bir vakti yalnız başıma kaldığımda kafamda fazla ses yapması sonucu ortaya çıkıyor bu hal. rahatlatması güzelken; ayrıca da bir gerginlik ve artı ekleri oluyor kafadakilere. her seferinde derim ki kendime, bu son. daha ağlamak yok. zamanında bir film izlemiştim, klasik saçma sapan romantik komediler filmlerindendi. başrol en son 15 yaşımda ağlamıştım ağlayamıyorum meselesine saplanmış kalmıştı. filmin sonlarında zaten aşık olduğu adamla ayrı düştüğünde ağlamıştı kadın ve öyle bitmişti falan izleyici oh be diye rahatlıyordu falan. o kadın gibi olmak istediğim çok vakit oldu. öyle bir gün olsun ki benim için, bu son ağlayışım olsun. sonra çok ağlamak istesem bile ağlamayı beceremiyim istedim. ben mi çok hastalıklı düşünen bir insanım anlamadım gitti ama rahatlatıcı etkisinden çok daha fazla içimde kalan şey oluyor sonrasında. en ufak ses, düşünce, görüntü yeniden yerli yersiz anlarda tekrardan ağlamaya başlamama sebep oluyor. içimi neye, nereye ve nasıl dökeceğimi bilsem de şu ağlayarak patlama lanetinden kurtulsam keşke..

2012 oscar ödül töreni

(bkz: #14718873)

erken konuşmuşum yahu. en iyi yönetmen ve en iyi film ödüllerinin verildiği ''the artist'' ödül aldığı bu 2 kategoriye yakışmadı bence.
neyse artık.

2012 oscar ödül töreni

en özgün senaryo ödülünü woody allen'a vererek yüzümü gülümsetmiş törendir.
geçen sene en alması gereken filmler alamamışken; bu sene her film her kategoride cuk oldu neredeyse. pek güzel oldu.

love me back

inanılmaz güzel bir şarkı olmuş. net ilk 5e gireriz bence bu şarkıyla.

papahetinyeri blogspot com

şuan dinlediğim ve dinlenesi yayındır. istek de yapılabiliyor hani. beğendim.

sözlük yazarlarının en son izledikleri tiyatrolar

(bkz: gizler çarşısı)

minyatür harita

çok güzel olmuş the rorschach audio şarkılarındandır.

bahtsız insanların söylediği sözler

çok bahtsızım olabilir mesela. en net aktaran söz bu çünkü.

ankara soğuğu

istanbul'daki teyzem ''burda hava 4 derece çoook soğuk'' şeklindeki triplerine ''ee yani ? burası -15 dereceye çıktı teyzecim. sen ona soğuk mu diyorsun'' şeklinde isyan ettiren soğuktur.
atkı bereyi bırakın kazak bile giyemeyen bir artizken ben; bildiğin gidip ponpon kulaklıklardan aldım. takarım diye vaad edip ama kullanmayacağımı bilerek sırf güzelliğine kapılarak aldığım şapkayı kullanmaya başladım. kazak üstüne hırka giyer oldum.
yeter yahu.
YAZ GELSiN ARTIK !

game of thrones

2. sezonun ilk bölümü 16 nisandan 1 nisana alınmış dizidir. 15gün çok değil ama yine de 15gündür.

gece acıkınca yenilebilecek en güzel yemek

salçalı makarna.

yaran olaylar

dün arkadaşımın yaşadığı durumdur. parası kalmadığından, dolar bozdurmak istemişti ama saat geç olduğundan bozduramamıştı. eh artık ne yapalım moduna girmişken; dilenci geldi. arkadaş dilenciye teklifte bulundu. abi sana ben dolar versem, sende bana onu bozsan ? sigara alsam gidip, ne dersin ? dedi. normalde dilencinin arkadaşıma 9tl falan vermesi lazımken, dilenci durmaksızın 6tl vereyim; mendilde alırsın hem. deyip durdu.

+9 ver abi
-6 vereyim abi
+8 ver hadi abi
-6 vereyim 6
şeklinde yaklaşık 5 dakika inatlaşmalar sonucu; abi elimize birer mendil tutuşturup; arkadaşıma da 6tl verip kaçtı hemencik oradan.
evet sigara uğruna; arkadaşım çok güzel kazıklandı.
abinin bu başarısını tebrik ederim tee buralardan.

kış mevsiminin sevilmeyen özellikleri

sulu karda olsun, ince buzda olsun kayarak yürümek. düşmemek için yürümene dikkat ederken bacak kası yapıyor insan yahu.
kar yağarken rüzgar esmesiyle karların insanın gözüne gözüne girmesi vardır bir de. ayy yaz gelsin artık.